Civilturk.com 2004 yılında yayın hayatına başlamıştır.
| Anasayfa | Firma Rehberi | FOTOHATA | Hiciv | Soru&Cevap | |
 



 
ProfSemihTezcan Konusunu
Araştıran , Geliştiren Akademi Yetkilisi


Kimdir?
Tek Taraflı MamaraRay Toplantılarına Cevap!

Bu Mühendis Kendini Geliştiriyor ve Uzmanlaşıyor , Ya Sen ?

Akademiye katıl..
Erdinç Özkara - (İnş. Müh.)



Sayın Prof. Dr. Güngör Evren
İTÜ İnşaat Mühendisliği
Bölümü Ulaştırma Anabilim Dalı
Maslak/İstanbul

04 / 07 / 2005


Sayın Profesör Evren :

Tüp geçit konusunda, konferanslarda, dergilerde, yazılı ve/veya görsel medyada, elime geçen her fırsatta, sürekli olarak ileri sürdüğüm tenkitleri kastederek, 14 Haziran 2005 Salı günü Yıldız Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen söyleşide, oturum başkanı olarak “Bazı bilim adamları, aklına geleni söyleyerek yanlış bilgilerle toplumun aklını karıştırıyor” mealinde söz sarf ettiniz mi? Eğer, sarf etmedi iseniz, bu yazımı yazılmamış kabul edebilirsiniz, ben de yanlış istihbarat aldığım için sizden özür dilerim. Ancak, bu sözleri sarf etti iseniz, aşağıdaki cevabımı lütfen iyi dinleyin, belki özür dileme sırası size düşer :

1. Tüp geçit konusunda, ‘bazı bilim adamları’ eğer bazı teknik ve ekonomik sakıncalara, milli menfaatlere aykırı düşen uygulamalara ve ulaşım bilimine ters düşen durumlara dikkat çekiyorlarsa, o bilim adamlarının ileri sürdüğü belirgin hususlara aynı yöntem ile, yani ileri sürülen hususların neden doğru olmadığı açıklanarak cevap verilir. Yoksa, bu bilim adamaları “ akıllarına geleni söyleyerek akıl karıştırıyor ” diye toptan bir karalama yapılmaz. Ancak, kendi tezini müdafaadan aciz kalanlar böyle toptan bir karalamayı tercih etmekten başka bir şey yapamazlar.

2. ‘Bazı bilim adamları’ şu veya bu konuda tenkit ve sakıncalar ileri sürüyor ise, sayın profesör siz hiç meraklanmayın, toplumun değil olsa olsa sizin aklınız karışır. Çünkü, toplum sağ duyu sahibidir. Olan bitenleri aklına not eder, detaylarına belki inemez ama, sağ duyusu ile olanı ve/veya olacağı iyice algılar. Aklı da hiç karışmaz. Konuyu iyi bilenlerin veya iyi bilmesi gerekenlerin dediklerine bakar. Aklının karıştığını zannettiğiniz o toplum, ulaşım konusunda meselâ ‘uzman’ olan sizin ağzınıza bakar. Siz ne diyorsunuz diye. Ama ne yazık ki, belirgin hiç mi, ama hiçbir şey söyleyemediğinizi gördüğü için, sizin yaptığınız toptan karalamadan hiç etkilenmez ve sağ duyusu ile doğruyu bulur.

3. ‘Bazı bilim adamları’ dediğiniz kimseler, sizin gibi toptan karalama yapmak yerine, çok çok belirgin sakınca ve hatalara işaret ediyorlar. Her halde bunlardan haberdar değilsiniz! Siz toplumu bırakın eğer kendi aklınızın karışmasından korkuyorsanız, sizin için açıkça anlaşılabilir bir şekilde, tek tek, şu tüp geçitin sakıncalarını, yarar ve zararlarını beraberce gözden geçirelim. Ne dersiniz ? Bu sefer size özel hitap edildiği için belki aklınız karışmaz !

4. Tüp geçitin yararları, zararları ve sakıncaları

4.1 Tüp geçit aslında Asya – Avrupa demiryolu bağlantısı olarak plânlanmıştır. Bu bağlantının, İstanbul’un şehir raylı sistem taşımacılığına da hizmet vermesi ikinci bir yarar olarak düşünülmüştür..


Bu şehirler ve kıtalararası demiryolu bağlantısı ekonomik olurluğu bulunmayan ütopik bir projedir. “Ben yaptım oldu” cinsinden tepeden inme bir ulaşım alt yapısıdır. Ekonomik olurluluktan yoksun bu projeyi şirin ve kabule şayan gösterebilmek, ekonomik olurluluğu da var diyebilmek için, tüp geçite şehir metrosunu taşımak görevi verilmiştir. İşte en büyük hata burada yapılmıştır. Çünkü, şehir metrosu başka şey, şehirlerarası demiryolu bağlantısı başka şeydir.

Hiç şüphesiz, metro ‘fakiri’ olan İstanbul’a 1 (bir) kilometre bile metro kazandırılırsa, çok büyük bir fayda sağlar. Dolayısı ile, İstanbul’a Gebze – Halkalı arası 76 kilometre uzunluğunda bir metro kazandırılmış olacağı için, Marmaray Projesi, tüp geçit kısmı dahil, İstanbul için âdeta hayat kurtaran bir ‘iksir’ gibidir. Alkışlamak gerekir.

Ayrıca, yıllarca demiryolu inşaatı yapılmayan ülkemizde, 76 kilometrelik bir demiryolu güzergâhının 3 (üç) hatta çıkarılarak, sıhhileştirilmesinin, sinyalizasyonlu hızlı bir metroya dönüştürülmesinin, toplu taşımacılık ve özellikle raylı sistem taraftarı olan aklı başında herkesi mutlu edeceğini de vurgulamak lazım. Ancak, eline elma şekeri tutturulup, bir sürü gerçekleri görmesine olanak verilmeyen ve dolayısı ile aldatılan küçük bir bebek durumuna düşmemek şartı ile.. Sıvılaşma olmayacağını iddia eden bir profesörün düştüğü gülünç duruma da düşmemek şartı ile…

4.2 Tüp geçitin oturacağı zeminde tabandan itibaren, yer yer 25 metre ilâ 50 metre derinliğe kadar, aşırı derecede yüksek sıvılaşma potansiyeli olan suya doygun gevşek kum tabakaları ile, bu tabakaların altında taşıma gücü sıfıra yakın yumuşak kil tabakaları mevcuttur. Bu hususu beş yıldır dile getiren ‘bazı bilim adamları’na, A. A. İsimli bir ‘uzman’ tarafından aynen şu cevap verdirildi: “ tüp geçitte sıvılaşma olmaz, dün de öyle düşünüyordum, bu gün de aynı şekilde düşünüyorum”. Ama, güneş balçıkla sıvanmayacağı için, sıvılaşma riski, Bakan’ın ağzından resmen kabul edildi. Hem grouting, hem de kazık çakılarak zemin iyileştirilmesi yapılacağı itiraf edildi. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu demezler mi adama?

Şiddetli bir deprem anında, sıvılaşma da, büyük oturmalar da, bu tüp geçitin tepesinde ‘ Demoklesin kılıcı’ gibi duracaktır. Risk çok büyüktür. Önlenmesi hemen hemen imkânsız değilse bile, astarı yüzünden pahalıdır. O da, usulünü bulup veya bilip yapabilirlerse… Kobe’de, 1995 yılında dünya deprem mühendisliğinin görebileceği gelmiş geçmiş ve gelecekte olabilecek en feci sıvılaşma hasarları yaşandı. Japonlar bu işi iyi bilselerdi Kobe’de viyadükler, metrolar, limanlar, köprüler, binalar hallaç pamuğu gibi atılır mıydı oraya buraya? Japonlar bu işi iyi bilselerdi, tüp geçitin zemin iyileştirme projesini, diğer ülke uzmanlarına yaptırırlar mıydı hiç ?


4.3 Tüp geçit eğer batırma tüp geçit değil de, delme olsa idi 1 600 metre uzunluk için 350 milyon USD yerine, sadece 60 milyon USD ödenecek idi. Çünkü, istasyonlar ve araçlar hariç, raylar ve elektro-mekanik işler dahil 1 (bir) kilometre delme tünelin maliyeti 30 milyon USD’dir. Ülkemizin 350 – 60 = 290 milyon USD’yi sokağa atacak parası mı var ? Derine inmek zorunluluğu nedeni ile, sahildeki (Sirkeci ve Sarayburnu eğer kuzeyden delinirse Kuzguncuk, Ortaköy ) istasyonlarını belki inşa etmek mümkün olmayacaktı, bu doğru… Ama, ileride bu istasyonları da içine alacak başka arterler de inşa edilecek elbette…

Dolayısı ile, batırma tüp geçit delme tünele nazaran en az 290 milyon USD’lik gereksiz bir maliyet artışı getirmektedir. İnşa süresi de, 2 yıl yerine 5 yıl gibi bıktırıcı bir süredir.



4.4 Marmaray’ın göbeğindeki 13 kilometrelik yer altı ve aç-kapa metro hattı, 830 milyon USD’ye Japonlara ihale edildi. İhale yalnız Japonlar(Türk pilot firma olsa da sonuç değişmez) girdi. Japonlar yalnız kendi aralarında yarıştı. Japonların tekliflerini değerlendiren, müşavir (Engineer) firma da Japon (Tük pilot firma da olsa sonuç değişmez). Olur mu böyle Ali Cengiz (!) Zati Sungur (!) örneği, el çabukluğu marifet, göz boyamak ? Aslında, Japon müteahhitler aralarında anlaşıp öyle teklif verdiler. İhale bedeli öyle seçildi ki, Japonların aldatmaca olarak binde 7.5 oranında gösterdikleri düşük faiz en az 20 (yirmi)’ye katlandı. Yani, kredinin faizi çoktan, örtülü (kamufle) bir şekilde yüzde 15’e çıktı bile. İşte Türk Hazinesi, Türk Hükümeti ve dolayısı ile Türk Milleti böyle aldatılmış oldu. Bu ne hazin bir aldatmaca tablosudur ? Bu aldatılanlar arasında siz de varsınız.

4.5 Siz demiryolcu hocaları şakşakçılığını yaptığınız bu tüp geçitin içinde, bir demiryolu hattının dahi bulunmadığını biliyor musunuz? Biliyor da, yaygara koparmıyorsanız, nerede sizin demiryolu bilgileriniz, eğer bilmiyorsanız şimdi öğrendiğinize göre, acaba ne tavır alacaksınız, merak ediyorum? İki de bir Marmaray projesi toplantılarına konuşmacı, Oturum Başkanı diye çağrılmak marifet değil. Marifet olan yanlışları görüp, meslek camiamıza ve ilgililere duyurmaktır.

Demiryolu bağlantısı yapıyorum diyeceksin, ama tüp geçite demiryolu hattı koymayacaksın. Var mı böyle halkı aldatmaca? Demiryolu katarı geçirirken metroyu durduracaklarmış. Sevsinler… İstanbul Halkını saatlerce metro duraklarında perişan edecekler desenize! Hele hele, hızlı trenlerin bir an evvel devreye girmesi gereken bir çağda, hızlı trene de yer yok bu tüp geçitte. Ya hızlı tren veya metro üvey evlât muamelesi görecek ! Olur mu hiç böyle demiryolculuk ?

Tüp geçitte, ısrarlı uyarılarımdan sonra, üçüncü bir hat ilâve ettiklerini duymuş ve sevinmiştim. Ama, Marmaray Projesinin broşürlerini görünce, üçüncü bir hat eklenmediğini gördüm. Çok üzüldüm. Aslında, iki hat metro için, iki hat da demiryolu ve hızlı tren için koymalılar…

4.6 Gözetepe- 4 Levent arası tüp geçit ile yanılmıyorsam 30 km civarında. Ortalama hız 35 kilometre / saat kabul edilirse, bu seyahat bir saati bulur. Kazlıçeşmede tren aktarma süresi de cabası… Halkımıza bir soralım bakalım, 4 Levent’deki bir yolcu Göztepe’ye gitmek için Köprüleri mi tercih eder, yoksa metroyu mu? Çoğunlukla Köprü tercihi devam eder… Ben öyle diyorum. Aksini iddia eden varsa örnekleme yolu ile anket yapar ve sonucunu açıklar. Ancak, o zaman tüp geçit ile günde 600 bin yolcu taşıyacağız diye böbürlenmek kabil olur. Yoksa, böyle bir anket çalışması yapmadan halkımızın tercihine ipotek koymaya kimsenin hakkı yoktur.

Küçük çaplı (1457 adet özel oto sürücüsü ile) 1998 Mayıs’ında yapılan bir anket, Boğaz geçişi istek hattı ağırlık ekseninin Kuzguncuk – Ortaköy arasında olduğunu gösterdi. ‘Bazı bilim adamları’ onun için tüp geçit ‘ölü doğan bebek’ olur diyorlar. Aksini iddia edebilmek için, anket yapmak lâzımdır, anket! Lafla peynir gemisi yürümez.

4.7 “On yılı ödemesiz, kırk yıl ödemeli olmak üzere toplam elli yıl amortisman süresi ve binde 7.5 faizi olan bir krediyi nasıl geri çevirebiliriz ki? Adeta, hibe gibi bir borç” diyenlere bir çift sözümüz var. Verilen borç ise, kullanma iradesi Türklerde olmalı, parayı Tüp geçit işinde dilediğim gibi kullanabilmeliyim. Yok öyle şey, paranın kullanma iradesi bizde değil. Kâmilen Japonlarda… Onun için, 50 yıl hikâyesi de, binde 7.5 gibi gülünç derecede düşük faiz de sadece bir aldatmaca ve göz boyamacadır.

Paranın kullanım iradesi de, müteahhitliği de, müşavirliği de Japonlar da olduğu için, biz sadece, farkında olmadan boyunduruğa giriyoruz o kadar… Bütün bu zavallı durumlara düşmeğe ne gerek var ? Aldatmacalı, göz boyamalı kredilere ne gerek vardı ki? Köprülerden günde 1 (bir) milyon yolcu geçiyor. Tüp geçitten geçiş başına 1(bir) USD toplansa, yirmi yıllık işletme süresinde, ‘adam gibi raylı geçiş’ten yirmi yılda 7 (yedi) milyar USD toplanır. Bu para ile, bu işi değil, 7 adet tüp geçiti bir kuruş talep etmeden YİD (BOT) sistemi ile yapacak çok Konsorsiyum bulunurdu!



5. Yukarıda 7 (yedi) madde halinde özetlemeğe çalıştığım (daha bir sürüsü var) tüp geçitin sakınca ve zararları açıkça anlaşıldı mı? Yoksa aklınız hala karışık mı? Her sakınca ve zararlı yöne katılmanızı beklemiyorum. Ama niçin katılmadığınızı öğrenmek istiyorum. Eğer, niçin katılmadığınızı gerekçeleri ile açıklamazsanız, ‘Ermeni diasporası’ gibi tek taraflı görüşleri savunacak kişilerin oluşturduğu, korkup dağılan veya dağıtılan ‘soykırım’ paneli örneğine benzersiniz.

İçerik olarak benzetmiyorum, milli menfaatlere aykırı bir davranış sergileyeceğiniz aklımın köşesinden bile geçmez. Sadece, panelin düzenleniş tarzındaki tek taraflı formata benzetme yapıyorum.

Bilimsel toplantılarda, sadece tek taraflı görüşlere, ‘tüp geçit’ şakşakçılarının görüşlerine değil, ‘tüp geçit’ aleyhtarı görüşlere de yer vermeli idiniz. Ama, siz Boğaziçi Üniversitesi’nde plânlanan ancak sonradan iptal edilen ve ne yönde konuşacağı önceden belli, tek taraflı görüşlerin sahibi kimselerin oluşturduğu ‘soykırım’ paneli örneğine çok benzeyen (tekrar ediyorum içerik açısından değil, format açısından) bir oluşumun baş aktörleri arasına girdiniz. Adalet Bakanı, Ermeni diasporası gibi davranarak, resmi Türk tezinin aksi görüşleri savunacak kişilerin oluşturduğu Panel için “ Bunlar Türk Milletini arkadan hançerliyorlar demişti”. Ben de, sizin için “Türk meslek camiasının tüp geçit konusunda doğru bilgilere ulaşmak, hata ve sakıncalarını duyup öğrenmek hakkını hançerliyorsunuz” diyorum. Bunu nereden mi çıkardım. İşte ispatı :


5.1. İnşaat Mühendisleri Odası tarafından 3 Haziran 2004 tarihinde, İTÜ Taşkışla’daki güdümlü Sempozyum’da aynı şahıslar bir araya gelip tüp geçite övgüler yağdırmadınız mı? Hanginiz bir tek kelime ile tüp geçitin aleyhinde bulundu ? Hanginiz bir tek kelime ile, tüp geçitin sakıncalarından ve/veya milli menfaatlere aykırılığından bahsetti ? Hiç biriniz ! Çünkü, hepiniz özenle seçilmiş tüp geçit şakşakçısı idiniz de ondan! Karşı görüşten bir tek kişi var mı idi? Karşı görüşlü bir tek kişi konuşmuş mu idi ? Ben kısaca cevap vereyim, bir kelime ile kocaman bir “Hayır ! ”. İşte bu nedenle, 03 / 06 / 2004 tarihli toplantınız bilimsel değildi. Çünkü, tek taraflı idi. Karşıt görüşlere yer verilmemişti. Teşbihte hata olmaz. İşte bu nedenle, Boğaziçi Üniversitesinde iptal edilen panele benzer bir niteliği vardı. İçerik açısından değil format açısından…

5.2. Gene İnşaat Mühendisleri Odası tarafından 14 Haziran 2005 tarihinde, Yıldız Üniversitesinde düzenlenen Marmaray Projesi toplantısı da, yukarıda Madde 5.1’de tasvir edilmeye çalışılan ve sadece tek taraflı görüşlerin sunulduğu, daha doğrusu sadece tüp geçit şakşakçılarının konuşturulduğu bir toplantı oldu. Karşıt görüşü savunacak bir konuşmacı yoktu, çağrılmamıştı.





Sonuç :

‘Bazı bilim adamları’ toplumun değil, sizin aklınızı karıştırıyor olmalı ki, böyle bir ithamda bulunuyorsunuz. Yoksa, toplumdan bazı kimseler kulağınıza bir şeyler mi fısıldadı? Yoksa vahiy falan mı geldi?

Siz hiç üzülmeyin. Gerçekleri duyunca, toplumun değil olsa olsa sizin aklınız karışır. Nitekim, kısa aralıklarla iki adet güdümlü Marmaray Projesi toplantısı yaptınız. Halâ, aklınızın karışıklığını gidermiş değilsiniz herhalde… Korkarım bu gidişle, bir şakşakçı toplantısı daha yaparsınız. Bilinmez… İki yüz adet şak şakçı toplantısı daha yapsanız sonuç hiç değişmez. Güneş balçıkla sıvanmaz. Hata hatadır. Sakınca sakıncadır. Siz toplantıyı yapınca, hata ve sakıncalar ortadan kalkmaz, bilâkis bu sakıncalar görmezlik ve duymazlık perdesinin arkasında kalarak çözüm bulunmadığı için ileride daha büyük sorunlara gebe olur.

Umarım bu açık ve seçik sözlerimle, aklınızın karışıklığı gitmiş ve bazı gerçekleri, hakikat ışığının nuru altında görüyor olmuşsunuzdur. Umarım doğruları bulursunuz ve en önemlisi itiraf edersiniz.


Saygılarımla…


Prof. Dr. Semih S. Tezcan
T.C.BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ
MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ
İnşaat Mühendisliği Bölümü
















 

 

ProfSemihTezcan Konusunu
Araştıran , Geliştiren Akademi Yetkilisi


Kimdir?
Tek Taraflı MamaraRay Toplantılarına Cevap!

Bu Mühendis Kendini Geliştiriyor ve Uzmanlaşıyor , Ya Sen ?

Akademiye katıl..
Erdinç Özkara - (İnş. Müh.)

Proje | ProfSemihTezcan | Yazim: 19.7.2005 | Hit : 570                                 BU SAYFAYI YAZDIR

Anasayfa >> Tüp Geçit Gerçeği (Prof.Dr. Semih S. Tezcan) >> Tek Taraflı MamaraRay Toplantılarına Cevap!
 
Proje
 
Bu sayfada Sadece ProfSemihTezcan alanında faaliyet gosteren firma reklamları gösterilir.



BU KONU HAKKINDA 2 ADET YORUM YAPILMIŞTIR.


.:: GERÇEKLERİ SEMİH HOCA SÖYLÜYOR ::.
12.11.2005  
 
Tüp geçit ile ilgili yapılan tüm konuşmaların nerdedeyse hepsini dinlediim ve okudum. semih hocanın dedikleri gerçekten daha doğru. sormuş olduğu sorulara kimse mantıklı cevap veremiyor. ben bu konuda bir mühendislik deryası semih hocatı destekliyorum. keşke bu yanlıştan dönülse..

Yasin Yavuz
inşaat mühendisi
 
  Yazan : yasin yavuz
Tel : 000email :iyy012@gmail.com

.:: Sn. Tezcan ::.
20.07.2005  
 
  Sayın Prof. Dr. Semih Tezcan,

Uzun zamandır tüp geçit ile ilgili yazdıklarınıza uzman arkadaşlar gerekli yanıtları veriyorlar.

Sizin üslubunuzun tersine, kibarca ve akademik düzeyde cevaplıyorlar. Aynılarını yinelemeyeceğim.

Ancak akademik terbiye sınırlarına oldukça aşan son yazılarınız,
aşağıda sıralayacağım, sizin gerçekleriniz karşısında,
acaba nasıl değerlendirilmelidir?

Siz bu tartışamalardan çok önce, 3. köprünün güçlü olasılık olduğu günlerde, Tüp-tünel boğaz raylı geçişinin gereksiz olduğunu, 3.köprünün de Leventten geçmesi gerektiğini  ve çok gerekli ise üzerine raylı sistemin de yapılabileceğini söylüyordunuz. Bu görüşünüzü, sanırım TİMSE  veya YAPI Dünyası ya da benzeri, inşaat dergilerinde yayınlamıştınız.

Daha sonra nedense birden fikir değiştirerek,  bu son yazılarınızda belirttiğiniz gibi, 3. köprüye tümüyle karşı çıkıp, 3. boğaz geçişinin  tünel ve raylı  ulaşım olması gerektiğini  savunmaya başladınız.

Bu tavrınızın değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum. Acaba bu durum, hep güçlü olasılıktan yana olmak gibi bir tavır olabilir mi?

Bu iki çelişik görüşünüzün, ortak olan tek yönü, (hangisi yapılırsa yapılsın)  boğaz geçişinin Leventten geçmesi gerektiğini öne sürmenizdir.

Buna göre yaptığınız, tüp - tünel raylı geçiş için iki temel eleştiriniz dikkatli ele alınmalıdır.

1 - Yapılan geçkinin Istanbul'un ulaştırma gereksinimlerine uymadığını öne sürüyorsunuz.

    Bildiğim kadarıyla siz ulaştırma uzmanı değilsiniz.

    Bu işin uzmanları ve uzun yıllardır bu konuda araştırmalar, ayrıntılı çalışmalar yapanlar sizin söylediğinizin tersini ısrarla belirtmekte ve sizin araştırmaya dayandığını öne sürdüğünüz iddialarınızın neden yanlış olduğunu anlatmaktadırlar.

      Gerçi siz, bu uzmanları, "İTÜ'de bir Demiryolu hocası" gibi size çok yakışan deyimlerle küçümsemeye çalışıyorsunuz, ancak bu gerçekleri değiştirmez.

      Belirittiğim gibi siz bu konun uzmanı değilsiniz. Bu deyiminiz, sizin  "uzmanı olmadığı konuda fikir yürüten"  bir kişi olmanızı engellemez.

2 - Tüpün yapıldığı zeminde sıvılaşma olacağı konusunu ısrarla gündeme getiriyorsunuz.

    Bilindiği gibi siz bu konuda da uzman değilsiniz.

    Konunun uzmanı meslekdaşlar da bu uyarıya, hayır böyle bir şey söz konusu değildir de demiyorlar. Ancak projelendirme aşamasında gerekli değerlendirmenin yapıldığını ve projelerin buna göre hazırlandığını belirtiyorlar.

Kaldı ki yapımı sürmekte olan Tüp-tünel boğaz raylı geçişi projesi, Ülkemizde belki de en uzun, en ayrıntılı incelenmiş ve tartışılmış (30 senden daha uzun süredir, fiilen arazi çalışmaları ile), en ayrıntılı (yüzlerce cilt rapor, binlerce pafta cizimle) projelendirilmiştir. Tüm çalışmalar konunun uzmanı olan kişiler tarafından yapılmıştır.

Bu durumda sizin uzmanı olmadığınız, (en azından konuyu sizden daha iyi bilen, ve daha doğru, daha yansız değerlendirebilecek uzmanların bulunduğu) konularda fikir yürütmeniz değerlendirilerek, hangi ahlak sınırlarına sığdığı açıklanmaya muhtaçtır.

Bunun yanında, sizin sınırınızı aşarak uzmanlara, daha da ileri giderek Meslek Odamıza saldırmanızı açıklamak için hangi nedenler olduğu da araştırılmalıdır.

3 - İMO Istanbul şb.nin son düzenlediği toplantıya, bu projeye karşı görüştekilerin
    (ya da sizin) konuşmacı olarak neden çağırılmadığını soruyor, bunun
    "parlamenter kurallara" uymadığını belirtiyorsunuz.

Bununla "İnsan hafızası unutkandır" düşüncesi ile konuyu tam bilmeyen
meslekdaşların kafasını karıştırmaya çalışıyorsunuz.

Sizi, Meslek odaları Istanbul ortak (koordinasyon) kurulunun (İKK) düzenlediği, MMO Istanbul Şb önderliğinde yapılan, toplantıya çağırmadılar mı? Tüm önerilerinizi içeren bildirinizi toplantının Bildiriler Kitabında basmadılar mı? Size programda yer ayırmadılar mı?

Sizi çağırdılar, bildirinizi bastılar.
Ama siz toplantıya gelip bildiriyi sunmadınız, tartışılmasına engel oldunuz. Neden?

Bir toplantıya, içeriği tartışmalı bir bildiriyi gönderip, kişisel ilişkilerini kullanarak bildiriler kitabında bastırıp, böylece insanların kafasını karıştırıp, sonra toplatıya katılmayıp ve bildiriyi sunmayıp tartışılmasını engellemek, parlamenter, daha doğrusu, Akademik kurallara uygun oluyor mu?

Siz Antalya İMO Şb.nin düzenlediği  bir yarışmaya, Antalya için yaptığınızı öne sürdüğünüz bir Ulaştırma Planı çalışması ile kendi adınıza, (tek başınıza) ödüle başvurmamış mıydınız?

Buna karşın bu çalışmayı, sizin tek başınıza yapmadığınız, bunun bir ekip çalışması olması nasıl değerlendirilmelidir.

İMO Antalya Şb yöneticilerini kibarlığı sizi zor durumlara düşmekten kurtarmamış mıdır?

Sayın Tezcan'ın, belirttiğim gibi, kafaları karıştırmak dışında, hangi amaçla yaptığını anlayamadığım bu girişimlerini, yazmağa çalıştıklarını, bu bilgileri de göz önünde tutarak değerlendirmeleri dileği ile meslekdaşlarımın  önüne koyuyorum.

Saygılarımla

Prof. Dr. Ergun Gedizlioğlu
 
  Yazan : Prof. Dr. Ergun Gedizlioğlu
Tel : 2853654email :egedizlioglu@ins.itu.edu.tr

Sayfalar : 1

İsim Soyad

:
E-mail
:
Tel :
Baslik :

 

 

 


Copyright © erdinç özkara